24 Mart 2013 Pazar

Posted by Erdem |




ANLATIMIN SINIRLARINDA

Erdem Şimşek

Kelimeler, tanımlayan, değer veren olarak her zaman önce gelirler. Her şeyi tanımlarken kullandığımız kelimeler, bir müziği tanımlarken yalnızca o kelimelerin alabileceği şekiller, kalıplar dahilinde kalırlar. Oysa müzik akışkandır. Yapı maddesi tamamen başkadır. Yazıya çevrilemeyecek bir dildir müziğin dili. Hislerin, sezgilerin  alanında dirilir, oralarda gezinir.

Müzik gibi doğanın da bir dili vardır; görünümlerin, kokuların...

Algı, yazıyla ifade edilebilen her şeyi kavramlara bağlayarak tutar. Görünümlerin, müziğin dili ise çok daha açık uçludur. Bu özellikleriyle de öğreticidirler. Bize, büsbütün anlama çeviremeyeceğimiz bir dilde fısıldarlar.

Keith Donohue'nin “Çalınan Çocuk” isimi kitabı ifritler tarafından kaçırılan bir çocuk ve o çocuğun yerine geçen bir ifritin paralel hikayelerini anlatır. Çocuk yaşadıklarını yazarak hikayeleştirirken, çocuğun yerine geçen ifrit bir besteyle hikayesini anlatır. Anlatılan aynı hikayedir aslında ama müzikle anlatılanı artık başka bir boyutta yaşayan, çalınmış çocuk anlar yalnızca.

Müziğin dili söz içermediğinde anlam oluşturmaktan uzak olmakla birlikte bazı diziler, yinelemeler, geçişler oluşturur. Yan yana yazdığımızda bunların kurgu denen şeyi oluşturan öğeler olduğunu görürüz. O halde müziğin bize kendine özgü diliyle ve olanaklarıyla kurgunun çok farklı olasılıklarını öğretebileceğini söyleyebiliriz.

Bu yazının konusu Trent Reznor ve Nine Inch Nails. Ancak Reznor’un yaptığı müziği bir yere koymak için hem müziğin dili’ne hem de kurguya dair bir giriş yapmak şarttı. Çünkü evet pek de keyifle içten abartarak Reznor’un o sınırlara dair bir farkındalıkla, anlatımın sınırlarında gezerek müzik yaptığını söyleyebilirim.
Yeni melodiler oluşturmanın artık daha zorlaştığı günümüzde ses miksajı, kurgu, düzenleme gibi şeyler artık farklılık yaratmanın araçları olarak öne çıkıyorlar. Tam da bu noktalarda Trent Reznor net bir şekilde Jedi statüsünde...

Nıne Inch Nails'ın ilk dönem müzikleri bilinçli olarak dizginlenmeyen bir öfke ve o öfkenin ışığında daha sahicileşen küfür gibi bir hüzün içerir. Ingeborg Bachmann'ın söz ve müziğin birlikteliğine dair şu sözlerini hatırlatır; "Birlikte ve birbirlerine duydukları hayranlıklarıyla müzik ve söz bir öfkedir, bir başkaldırıdır, bir aşk ve bir itiraftır." Piggy buna net bir örnektir. Öfkeli, suçlayan bir ayrılık şarkısıdır Piggy. “Nothing can’t stop me now, I don’t care anymore” der ama son cümlesi You don’t need me anymore” olur. Son cümlede kendi acizliğine döndürür oklarını.

Trent Reznor'un bu öfkesi zamanla diner ve müziği gün geçtikçe deneysel boyutlara varır. Ama her aşamasında kurguyla ilgili bir şeyler anlatır bu müzikler. Corona Radiata ağır ağır başlar, hiç bir beklenti oluşturmaz, ayda bir uyku halidir, derken dipten sesler gelir, yerçekimsiz uyanılır.  The Beautyof Being Numb yükselen, tırmalayıcı bir müzikle başlar ve sonra müzik bir anda boyut değiştirir.Dişlileri duran makineden bir baloncuk çıkar ve şarkının adı gibi hissizleşmenin güzelliğini yaşatır. The Great Below derinliklere yazılı bir öyküdür, daha da derine gitmek için kollarınızı bırakmak zorundasınızdır. Öykünün sonunda bir karanlıkta kalırsınız, dışarıda dünya yoktur. Eraser, başlangıcından itibaren etkisi artarak ablukaya alır, sonra sözler gelir, açık, dolaysız, şiddetli, tehditkar ama silah sizin elinizdedir.

Sonrasında Atticcus Ross ile yaptığı film müzikler ve devamında How to Destroy Angels projesi Trent Reznor’un edindiği çizgiyle yetinmeyen bir müzisyen olduğunu gösteriyor. O arayışını sonlandırmıyor. Ama şimdi dönenin, hiçbir zaman aynı insan olamayacağı bilgisiyle bir köklerine dönüş hikayesi söz konusu. Bu yakınlarda Nine Inch Nails’in dönüş haberini duyurdu Reznor. Dağın altında bekleye bekleye iyice sönmüş müdür öfkesi yoksa iyice bilenmiş midir, bilemiyoruz. Teknolojinin hantal’dan ultrahafife evrimi gibi Reznor’un müziğinde de hafifleyen şeyler var. Ama hafiflerken de kurgu öğretmeye devam eden bir müzik bu. Reznor’un kullanımıda müziğin dili, bize; anlatımın yüzlerce şeklinin olabileceğine kelimelerle anlatıldığında inanmayı beceremeyen beynimize başka kanallardan ulaşan bir dil oluyor. Bir teknolojik ifrit diyelim ona. Kulaklarıyla ağır makinelerin müziğini keşfetmiş ve avını takip ederken en ince yollara girmiş ve belki iz sürdükçe hafiflemiş… Ama anlatımın sınırlarından hala bize anlatacakları var onun. Anlama sığdırmadan kulak vermeyi becerebilirsek eğer…

Adrift and At Peace / Nine Inch Nails 
İç sıkıntılarımda yinelemelerine sığındığım şarkıdır. Tekrar tekrar aynı dokunuşlar, her şeyi susturur...


 

What if We Could / Trent Reznor and Atticus Ross 

 








 Aphelion / Trent Reznor and Atticus Ross 
-İzahı Yok-





How Long / How to Destroy Angels
Dinamik-Distopik

 
 






0 yorum:

Yorum Gönder